14 Şubat 2013 Perşembe

Dershaneciler kırgın

Antalya'da bir araya gelen 600 dershane yöneticisi, içleri yandıkları halde Başbakan'dan çekinildiği için ortak bir ses verememekten yakındı 










Başbakan Erdoğan’ın 'Dershaneleri kapatacağız!' açıklamasının ardından yoğun tartışmalara konu olan dershanecilik sektörünün 600 yöneticisi Antalya’da buluşarak sektörün geleceğini masaya yatırdı. Toplantıda “Bir yol Ayrımında Türkiye’de Dershanecilik” başlığıyla bir forum da gerçekleştirildi. Forumda söz alan sektörün temsilcileri dershaneler konusunda Başbakan’ın yanlış bilgilendirildiğini ifade ederek, dershanelerin hukuken kapatılsa dahi fiilen kapatılmasının mümkün olmadığını savundu. Başbakan’ın özel okullara dönüştürme teklifini de değerlendiren dershane temsilcileri, dershaneciliğin özel okulların muadili olmadığını belirterek, “Bu teklifin hem fiziksel, hem de diğer koşullar itibariyle reel bir karşılığı yoktur. Dershaneler gerekli değişim ve dönüşümleri dikkate alarak misyonlarını sürdüreceklerdir” dediler. Başbakan’a kırgın ve tepkili oldukları gözlenen dershane sahipleri kendileri hakkında kullanılan 'kan emici, sömürücü' gibi sıfatları hak etmediklerini, eğitim gibi kutsal bir alanda ter akıttıklarını, sanılanın aksine zengin sınıflar karşısında orta ve dar gelirli öğrenciler lehine bir fırsat eşitliği yarattıklarını, burs kontenjanlarıyla da binlerce fakir öğrencinin elinden tuttuklarını, 100 binden fazla insana iş ve aş sağladıklarını ifade etti.
İçleri yanıyor ama...
İçleri yandıkları halde Başbakan'dan çekinildiği için ortak bir ses verememekten yakınan dershaneciler kendilerinden önce devletin temel eğitimde ve ortaöğretimde alt yapı, donanım ve insan kaynakları ile okullar arasındaki farklılıkların giderilmesi gibi ası sorun alanlarına odaklanması gerektiğini söyledi. Öte yandan dershaneler konusunda net bir politika ve karar oluşmadan kamuoyuna yapılan açıklamaların kafa karışıklığı yaratarak herkese zarar verdiğine işaret eden dershane temsilcileri, “Ne biz ne öğrenciler ne de veliler önlerini göremiyor. Bu durum her şeyden daha kötü ancak ne olursa olsun biz kurumlarımıza, emeğimize ve öğrencilerimize sahip çıkacağız” dedi.
Toplantıya ev sahipliği yapan Eksen Yayıncılık Yönetim Kurulu başkanı Tahir Aktüre ise yaptığı konuşmada “Öğrenciler ve velilerin çoğunluğu, özel dershanelerde okullara kıyasla genel olarak daha iyi eğitim verildiğini ve dershanelerde daha iyi öğrendiklerini ifade etmektedir. Ailelerin dershaneyi çocuklarının başarısı ve geleceği için bir ‘imkân’ olarak görmesi boşuna değildir. Özel dershaneler milli eğitim sisteminde var olan fırsat eşitsizliklerini telafi edici bir rol oynamaktadır” dedi.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın bugünkü yazısı - 14.02.2013


Bu hafta sonu Kurtuluş Savaşı’nın mimarlarından Gaziantep halkı ile buluştuk. 

Büyük bir sevgi seli içinde bizleri bağırlarına bastılar. 
Savaşın en çetin zamanlarında dışarıdan destek almadan 11 ay illerini savunan bir ceddin evlatları, bugün ülkenin içinde bulunduğu acı tablonun farkında, gidişattan endişeli ve bizlerin şahsında BTP kadrolarındaki çözüme kucak açtı. 
5 binden fazla kişinin teveccüh gösterdiği Yeni Mesaj gazetesinin bu vatan görevi haline dönüşen organizasyonunu, bir düğün salonunda değil de Gaziantep belediyesinin büyük bir konferans salonunda gerçekleştirmek isterdik. 
Yapılan başvurular, biz belediyeye ait salonları kültürel organizasyonlara veriyoruz şeklinde bir gerekçe ile reddedilmiş. 
Ulusal bir gazetenin düzenlediği bu programı TV ekranlarından takip ettiklerine emin olduğumuz belediye mensupları, salondaki milli havayı, al bayrakları, gözyaşları içinde takip edilen konuşmaları izledikçe bu organizasyonda keşke bizim de katkımız olsa idi demişlerdir. 
Aksini, yani bir parti mensubu olmaları cihetiyle, aynı görüşü paylaşmayanlara öteki şeklinde bir yaklaşımla, Yeni Mesaj gazetesinin salon teklifini reddettiklerini düşünmek dahi istemiyoruz. 
Zira ülkenin gidişatı içler acısı. 
Program tertip ettiğimiz illerde mikrofon uzatılan herkes, tarım kesimi, işçisi, memuru, ev hanımı, hayvan yetiştiricisi, kentlisi, köylüsü ve üniversite öğrencisi halinden şikâyetçi. 
Ekonomik sıkıntılar herkesin dilinde. Ancak bunun da ötesine geçen bir vatan derdini de taşır oldu insanımız. 
Terör belası, kardeş olan Türk ile Kürdü birbirine düşürme şeklinde kendini gösteren bölme çabalarından halkımız bıkmış durumda. 
Antep müdafaasında, Ermenilere ve Fransızlara karşı yapılan savunmada, Türk, Kürt, Laz, Çerkez ayırt edilmemiş, bir bilek bir yürek herkes canını ve malını ortaya koymuştu. 
Program günü aynı birlik salona hâkimdi. 
Programa katılan, Gaziantep Kuvay-ı Mücahitler Derneği Genel Başkan Yardımcısı, dernek adının aslında yer alan ve milli mücadelede milletin simgesi olan Kuvay-ı Milliye Hareketi’ndeki “milli” ifadesini kaldırdıklarını, çünkü idarecilerin milli ifadesini yasakladığını belirtti. 
Bu ülkeyi devleti ve milletiyle bir ve beraber yapan unutulmamalıdır ki, içinde birlik değeri taşıyan milli değerleridir. 
O gün Anteplinin canı pahasına ortaya koyduğu müdafaa ile bugün bizlerin il il gezerek halka anlattıklarımız aynı milli duyguların yansımasıdır. 
Bu millilik, bir milletin hayat damarlarıdır. Diri tutan unsurlardır. 
Sayın Başkan konuşmasında ekledi, “Antep Fransız işgaline karşı 13 bin 500 şehit verdi, insanlar ot ve köpek leşlerini yediler. Ama burayı müdafaa ettiler. Fransa’nın o gün yaptığı tam bir soykırımdır.” 
Bizlerden bu soykırımın ortaya çıkması için destek istediler. Biz de hazırlıklara başladık. 
Salondaki binlerin 8 saat hiç eksilmeyen coşkusu, bendenize, hangi engel ile karşılaşılırsa karşılaşılsın bu milletin esir edilemeyeceğini bir kez daha hissettirdi. 
Ve yine salonda da ifade ettik, Atatürk riyasetinde gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı neticesi cumhuriyeti kuran irade, ülkeyi bu yüce millete emanet etmiştir. 
Bugün Atatürk gibi sivil ve asker iki kimliği şahsında birleştirebilen bir kimlik olmadığına göre, zor şartları aşmanın tek yolu, asker ve sivil bir bilek olabilmektir. 
Yeni anayasada sivil adımlar atacak hükümet, toplumun her kesiminin beklentilerine cevap vermedikçe, onay alamayacaktır. 
Biz diyoruz ki, milletin aradığı, beklediği ve salonları dolduran binlerin gözlerinde ve gönüllerinde yer alan işte bu havadır. 
Milli, manevi duyguları bir arada hayata geçirecek bir kadrodur... 

13 Şubat 2013 Çarşamba

Pilli oyuncaklara dikkat


Dr. Ayhan Çeri, oyuncak satın alınırken, ebeveynlerin dikkatli olması gerektiğini söyledi.


Son yıllarda, görsel iletişimde ve eğlence sektöründeki gelişmelere de paralel olarak oyuncakların çocukların hayatındaki yeri, önceki yıllara oranla artış gösterildiğini aktaran Memorial Diyarbakır Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. Ayhan Çeri, çocukların hayatında önemli bir yeri olan oyuncak satın alınırken,ebeveynlerin dikkatli olması gerektiğini söyledi. Uz. Dr. Çeri, "Pil ile çalışan oyuncakların pil yuvasının sıkıca kapalı olduğuna ve çocuğun burayı kolayca açamayacağına emin olunmalıdır. Son yıllarda oyuncaklarda kullanılan pillerin parçalanmaya karşın güvenliğinin artırılmış olmasına rağmen bu pillerin içerdiği kimyasal maddelerin sindirim sistemi ile emilimi durumunda karaciğer, böbrek yetmezliği gibi çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir" dedi.
Oyuncağı satın almadan önce mutlaka dikkatlice gözden geçirip bozuk olmadığından emin olunması gerektiğini ifade eden Çeri, "Evdeki bozuk oyuncaklar da çocuklar için risk oluşturabileceğinden evde bulundurulmamalıdır. Oyuncaklar çocukların yaşına uygun olmalı, oyuncak satın alırken vakit geçirmek için eğlence aracı olmasının yanı sıra çocuğun zihinsel ve fiziksel gelişimine yardımcı olmasına da dikkat edilmelidir. Belli bir yaşın üzerindeki çocukların kullanabileceği bisiklet, kaykay, paten satın alınırken; koruyucu aparatları da almaya ve çocuğun bunları mutlaka kullanmasına özen gösterilmelidir. Oyuncak satın alırken,yapımında kurşun içeren boyaların kullanılmadığından emin olunması gerekir. Kurşun içerikli boyalarla üretilen oyuncaklar, çocuklar için uzun vadede zihinsel ve sinirsel bozukluklara yol açabilir. Günümüzde internet üzerinden online alışveriş de giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak bununyerine oyuncağın, mağazadan görülerek ve incelenerek alınmasında yararvardır. Eğer oyuncak mutlaka online olarak satın alınacaksa, sipariştenönce ayrıntılı bilgiye sahip olunmalıdır" diye konuştu.
Uzman Dr. Ayhan Çeri, çocukların okul öncesinde oyuncakların tehlikeli boyutuna da dikkat çekerek, oyuncakların boyutlarının en az 3x6 santimetre ve kolayca parçalanamaz olması gerektiğini söyledi. Çeri, "Böylece çocuğun, oyuncağı yutmaya çalışarak yemek borusunu ya da soluk borusunu tıkayıp boğulma tehlikesi geçirmesinin önüne geçmiş olur. Çocukların, 4-5 santimetreden daha küçük metal para, bilye, küçük top gibi cisimlerle oynamalarına izin verilmemeli ve bu tür cisimler çocukların kolayca ulaşabileceği ortamlardan uzak tutulmalıdırşeklinde konuştu.

Atatürk'ün emaneti ilgi bekliyor

Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden kalma 200 yıllık tarihi ev restore edilmeyi bekliyor 








Çay ilçesinin ilk yerleşim yeri olan Yaka Mahallesi’nde bulunan ve Büyük Taarruz’un başladığı dönemlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün konaklayarak, Çay halkı ile görüştüğü tarihi cumbalı ev restore edilmeyi bekliyor. Tarihi evin sahibi Ceylan Hatemoğlu evin kendisine dedesinden kaldığını söyleyerek, binanın Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Macar asıllı bir usta tarafından inşa edilmiş 200 yıllık tarihi bir bina olduğunu ifade etti. 
Osmanlı dönemine ait tarihi binayı kendi imkanlarıyla restore ettirmek istediğini ancak restorasyon fiyatı çok yüksek olduğu için yaptıramadığını belirten Hatemoğlu, “Tarihi binanın korunmaya alınması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na müracaatta bulundum. Eskişehir Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü tarafından Korunması Gerekli Kültür Varlığı olarak tescillendi. Ancak gerekli müracaatlar yapıldığı halde ödenek sağlanamadığı için tarihi binanın restorasyonu yapılamayarak çürümeye terk edildi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve yetkililerden bu binanın restorasyonunun yapılması için gerekli desteğin verilmesini istiyorum” diye konuştu. 

Kaynak: İHA

Satmak için çiçek çaldı

Adana’da bir çiçekçi, arkadaşıyla birlikte Sevgililer Günü’nde satmak için başka bir çiçekçiden 10 bin lira tutarında çiçek çaldıktan sonra yakalandı 





İbo Osman Caddesi üzerinde çiçekçilik yapan Burak Y., işleri kötü gittiği için Sevgililer Günü’nde satmak için çiçek alamadı. Bunun üzerine plan yapan Burak Y., yanına arkadaşını alarak otomobille Mahfesığımaz Mahallesi’nde bir çiçekçi dükkanının kapı kilit göbeğini patlatarak içeri girip, 210 çuha çiçeği, 20 açelya, 24 gül, 120 sümbül, 90 lale, 10 cam güzeli, 10 limon fidanı ve 15 kilo çiçek toprağını alıp otomobiliyle olay yerinden kaçtı. Burak Y., daha sonra çiçekleri satın almış gibi sabah işyerine getirdi. Mahfesığımaz’daki çiçekçi Sadık Şenyılmaz ise, sabah işyerine geldiğinde kapısının açık olduğunu, çiçeklerinin yerinde olmadığını gördü. Şenyılmaz, bunun üzerine 155’i arayarak iş yerinin soyulduğu ihbarında bulundu. Olay yerine gelen Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri titiz bir çalışma yaptı. Etraftaki güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen polis, şüpheli bir otomobili tespit etti. Yapılan incelemede otomobilin başka bir çiçekçiye ait olduğu belirlendi. Çiçekleri çaldığı tespit edilen Burak Y. işyerinde gözaltına alındı. Yapılan sorguda Burak Y., Sevgililer Günü’nde satacak çiçek alamadığı için arkadaşı Serdar D. ile birlikte olayı gerçekleştirdiğini itiraf etti. Gözaltına alınan Serdar D. ve Burak Y., sorgularının ardından adliyeye sevk edildi.

Kaynak: İHA

Dev maçı Bülent Yıldırım yönetecek

Spor Toto Süper Lig’in 22. haftasında oynanacak maçları yönetecek hakemler belli oldu 







Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, Spor Toto Süper Lig'in 22. hafta maçlarını yönetecek hakemler şöyle:

15 Şubat Cuma
20.00 Akhisar Belediyespor-Galatasaray: Halis Özkahya

16 Şubat Cumartesi
16.00 Eskişehirspor-Kayserispor: Serkan Çınar
19.00 Beşiktaş-Gaziantepspor: Barış Şimşek
19.00 Medical Park Antalyaspor-Kardemir D.Ç. Karabükspor: Ali Palabıyık

17 Şubat Pazar
13.30 Gençlerbirliği-Mersin İdmanyurdu: Süleyman Abay
15.00 Orduspor-İstanbul Büyükşehir Belediyespor: Yunus Yıldırım
16.00 Bursaspor-Sanica Boru Elazığspor: Hüseyin Sabancı
19.00 Trabzonspor-Fenerbahçe: Bülent Yıldırım

18 Şubat Pazartesi
20.00 Kasımpaşa-Sivasspor: Tolga Özkalfa

Sarsıntıyı önleyen koltuk sistemi

Ankara’nın Çubuk ilçesinde görev yapan öğretmen Zafer Sarı, otomobillerde sarsıntıyı önleyecek koltuk sistemi icat etti. TÜBİTAK teşviki de alan mucit öğretmene, Türk Patent Enstitüsü tarafından incelemeli patent de verildi 




Çubuk ilçesindeki Aşağı Çavundur Ortaokulu’nda öğretmenlik yapan Matematik Öğretmeni Zafer Sarı, otobüslerde yapılan ani frenlerden ve bunun sonucu oluşan sarsıntılardan bıkınca bu konuda bir icat yapmaya karar verdi. Sarı, uzun süre üzerinde çalıştığı proje ile otomobillerde sarsıntıyı önleyecek koltuk sistemi icat etti. 
Otomobil kullanırken emniyet kemeri takmak istemeyenler için özellikle hayati değeri olan proje hakkında bilgi veren Sarı, “Toplu taşıma araçlarını sabah ve akşam kullanan biri olarak özellikle ani frenler olmak üzere duraklarda yolcu indirip bindirmelerde yapılan firenler beni çok fazlasıyla yoruyordu. İnsanın en verimli saatleri olan sabah erken saatleri otobüslerde meydana gelen sarsıntılar nedeniyle yorgunluk oluşurken, insanlarımız istenen oranda verimli olamıyor. Bunu her gün yaşayan biri olarak çok iyi biliyordum. Buna nasıl bir çare bulunabilir diye uzun süre düşündüm. Otobüslerin koltuk sistemlerini inceledim. Sonunda ‘taşıt içindeki canlılar için koruma sistemi’ diye isimlendirdiğim icadımın çizimlerini yaptım” dedi.
Hem emniyet, hem konfor
Üzerinde uzun süre çalıştığı koltuk sistemi ile ilgili Türk Patent Enstitüsü’nden incelemeli patent aldığını söyleyen Sarı, buluşunun duran veya hareket halinde olan taşıtların ani frenleme ya da çarpma durumlarında canlı üzerinde meydana gelebilecek ölümcül derecede ileri yönlü hareketin gerçekleşmesine engel olan ve konfor sağlayan bir sistem olduğunu belirtti. Bu sistemin canlının zarar görmemesi için canlının üzerinde oturduğu cisimle taşıt zemini arasına yerleştirmek için geliştirildiğini kaydeden Sarı, “İki parçadan oluşan sistemden biri çarpma ve frenleme anında etrafında hem dönme hareketi hem de ileri ve geri yönlü doğrusal hareket yapabilmektedir. Diğer bir parçada ana parçanın dairesel ve doğrusal hareketlerini mikro saniyede yapması ile cismin üzerinde oturan canlının korunmasını sağlamaktadır. Örnek verecek olursak bir otobüs veya dolmuşta yolculuk yapan ve emniyet kemeri takmayan bir yolcu, şiddetli çarpmanın etkisiyle sistem sayesinde artık savrulmayacak ve bu şekilde zarar görmesi engellenmiş olacaktır. Projeme Türk Patent Enstitüsü tarafından incelemeli patent aldım. Bu demek oluyor ki bu projenin dünyada bir benzeri henüz bulunmamaktadır. Ayrıca bu raporun sonucunda TÜBİTAK teşviki de aldım” diye konuştu. 
Asıl hedefi uçaklar
Buluşu hakkında araştırma yaparken görüştüğü pilotlar sayesinde özellikle uçak gemilerine iniş yapan uçakları kullanan pilotların çok işine yarayacağını öğrendiğini söyleyen Sarı, “Buluşumun asıl can alıcı hedefi ise savaş gemilerine iniş yapan F-16 tarzı uçaklardır. Bu uçaklara yaklaşık 400 km/sa hızla 30-40 metrelik bir alana iniş yaptıklarında pilotlar üzerinde büyük olumsuzluklar oluşturmaktadır. Bu nedenle de pilotlar erken emekli olmaktadır. Ayrıca bu buluş makam araçlarında seyahat eden bürokratların daha konforlu ve güvenli bir yolculuk yapmasını sağlayacaktır. Buluşum sayesinde bu olumsuzluğun ortadan kalkacağını çok rahatlıkla iddia ediyorum” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA

Rüzgar enerjisinde sınıfta kaldık.

Rüzgar enerjisi kapasitesi 2012 yılında dünya genelinde yüzde 20 artış gösterdi. Çin yıllık 81 milyar kilovat/saatlik üretimiyle ilk sırada yer alıyor. Devletin enerji üretiminde elini eteğini çektiği Türkiye ise dünyada 18. sırada




Rüzgar enerjisi potansiyeli geride bıraktığımız yıl yüzde 20 artarak, dünya genelinde 282 milyar kilovat/saatlik büyüklüğe ulaştı. Bu miktar Türkiye'nin 229 milyar kilovat/saatlik olan 2012 yılı elektrik ihtiyacını karşılayacak bir muhteva taşıyor. Geçtiğimiz sene tüm dünyada 45 milyar kilovat/saat elektrik üretecek türbinler montaj edildi. Burada ABD ve Çin, 13 milyar kilovat/saatlik rüzgar enerjisi potansiyeli ile başı çekerken, bunları yaklaşık 2 milyar kilovat/saat ile Hindistan, Almanya ile İngiltere izledi. 

Çin açık ara önde 
Bu alanda dünya çapında istatistikleri açıklayan Dünya Rüzgar Enerjisi Konseyinin Genel Sekreteri Steve Sawyer, “Çin soluklanırken, ABD ve Avrupa’da rüzgar enerjisi piyasası hareketli idi. Asya bu alanda önde gidiyor, Kuzey Amerika Asyayı izliyor, Avrupa ise çok geride kalmadı” açıklamasını yaptı. Avrupa’da Almanya her yıl rüzgardan 31 milyar kilovat/saat enerji üretirken, bu ülkeyi 23 milyar kilovat/saat ile İspanya takip ediyor. Dünyaya bakıldığında ise Çin 81 milyar kilovat/saat ile önde giderken, ABD 60 milyar kilovat/saat ile ikinci sırada yer alıyor. Hindistan yaklaşık 18 milyar kilovat/saatlik üretimle dünya genelinde 5. sırada yer alıyor.  İngiltere ise denizde kurduğu rüzgar enerjisi çiftlikleriyle ilk sırada yer alıyor. Bu alanda Danimarka ile Belçika'nın da yatırımları bulunuyor.
Türkiye arka sıralarda 
Türkiye’de ise linyit ve hidroelektrik santralleri dahi satmanın hesabını yapan AKP Hükümeti, rüzgar enerjisine yatırım yapmıyor. Özel sektör yatırımları sayesinde 2011 yılı sonu itibariyle rüzgar enerjisinden üretilen elektrik miktarı 1 milyar 806 milyon kilovat/saate yükseldi. Geçen yıl 506 milyon kilovat/saatlik bir enerji gücü buna ilave edilince toplam rakam 2012 yılı sonu itibariyle 2 milyar 312 milyon kilovat/saate yükseldi. Türkiye rüzgardan elektrik üreten ülkeler liginde dünyada 18. sırada yer alıyor. Türkiye'nin önünde yer alan ülkeler şunlar: Çin, ABD, Almanya, İspanya, Hindistan, İngiltere, Fransa, İtalya, Portekiz, Danimarka, Kanada, Brezilya, Avustralya, İsveç, Polonya, Japonya ve Hollanda. Bu ülkelerden Hollanda, Japonya, Brezilya ve Polonya yılda 3 milyar kilovat/saatten az rüzgar enerjisi üretiyor. Türkiye’de Balıkesir, İzmir ve Erzincan başta olmak üzere rüzgar enerjisi çiftlikleri kurmaya elverişli bölgeler bulunuyor.


Milli Şahlanış

Yeni Mesaj gazetesinin organize ettiği beşincisi Gaziantep’te düzenlenen 16 Şubat’ta Konya’da altıncısı düzenlenecek olan Milli Kahramanlarımızı Anma Programlarına halkımızın büyük desteği milli şahlanışın yakın olduğunu gösteriyor.


     
      İlki 6 Ocak’ta Kocaeli’nde, daha sonra 12 Ocak’ta Kahramanmaraş’ta, 19 Ocak’ta Bolu’da, 26 Ocak’ta Eskişehir’de ve beşincisi 10 Şubat’ta Gaziantep’te düzenlenen “Milli Kahramanlarımızı Anma Programları” Türkiye’nin dört bir yanında yankılanmaya devam ediyor. Milli Kahramanlarımız Programları bu haffta Konya’da düzenlenecek. Milli Kahramanlarımızı Anma Programı’nın kendi şehirlerinde de düzenlenmesi talep eden Türkiye’nin her tarafından binlerce vatandaş Yeni Mesaj gazetesinin telefonlarını günlerdir kilitliyor. Geçtiğimiz hafta sonu Yeni Mesaj’ın organize ettiği Gaziantep Şehitkâmil Kalender Plaza’da düzenlenen Milli Kahramanları Anma Programını kahvehaneleri doldurup televizyon başından izleyen binlerce insan beğenilerini ifade ettiler. Yeni Mesaj muhabirlerinin duygu ve düşüncelerini sorduğu vatandaşlar programın düzenlenmesine öncülük eden gazetemizi tebrik ettiler. Görüşlerini dile getiren Şevket Türk isimli bir vatandaş, “Milletin ekonomik yönden inim inim inlediği ve milli değerlerimizin ayaklar altına alındığı ve bölünme sinyallerinin verildiği bu günlerde Yeni Mesaj gazetesini bu anlamlı organizasyonundan dolayı kutluyorum. Bu organizasyonların Ege Bölgesi’nde de yapılmasını istiyorum. Çünkü bizim dedelerimiz de milli mücadelede büyük rol oynamıştır. Aydın’da Yörük Ali Efe, bölgemizde Demirci Mehmet Efe, Cafer Efe, Çete Ayşe’ler milli mücadelede büyük katkısı olan ecdatlarımızdır” dedi. 

Milli duygular harekete geçti 
      “Böyle anlamlı bir programı organize edenlere çok teşekkür ederim” diyen Sabri Demir isimli diğer bir vatandaş ise şunları söyledi: “Gerçekten çok duygulandım. Bu programların devamı gelmeli. Bir adımının da Ege Bölgesi’nde gerçekleşmesini isteriz. Yeni Mesaj gazetesini değerlerimize sahip çıkıp halkımızın milli duygularını harekete geçirdiğinden dolayı çok teşekkür ediyorum.” 

Muhteşem lider muhteşem kadro 
      Aydın’da programı televizyondan takip eden Mevlüt Yörükoğlu isimli vatandaş duygularını şöyle dile getirdi: “Bu organizasyonu anlamlı buldum. Bize benzeyen ama bizden olmayanları iyi seçmek gerekiyor. Toplumda itibarlı gösterilme gayretinde olanlar var. Maalesef bu insanlara halkımız da inanıyor. Teali İslam Cemiyetine üye olan Çamlıca’daki yalısından çıkmayanlar şimdilerde evliya gibi gösteriliyor. Halkımızda bunlara inanıyor. Bizden saklanan, saklanmaya çalışılan gerçekler var. Üstat Haydar Baş Beyefendi’yi de böyle güzel bir kadro oluşturduğundan dolayı kutluyorum. İyi ki varsınız diyor sevgi ve selamlarımı sunuyorum.” 

Prof. Dr. Haydar Baş'ın bugünkü yazısı - 13.02.2013


On yıl önce AK Partisi iktidara geldiğinde, hatırlanacaktır Afganistan işgali gerçekleşmişti. Okyanus ötesi ile sıcak temaslardan sonra başlayan iktidar günlerinde Irak işgaline iki tezkere ile bu hükümet fiili destek vermiştir. Sekiz yıl ABD adına İran’la savaşan Saddam, bağlılığının karşılığını bir bayram sabahı asılarak görmüştür. 
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eşbaşkanlığını da kabul eden Sayın Erdoğan, bundan sonra da Müslüman coğrafya üzerindeki Birleşik Devletler siyasetinde maalesef aktif rol oynamıştır. 
Kaddafi yönetimine karşı yapılan operasyonlarda İzmir’den kalkan uçaklar Libya’yı bombaladı. Kaddafi sonrası yönetime Türkiye, resmi kaynaklarca ifade edilen yüz milyonlarca dolar para yardımında bulunmuştur. Lider Kaddafi, halkı tarafından linç edilerek tarihe gömüldü. 
Başbakan geçtiğimiz aylarda Fransa’nın işgal ettiği Mali’nin komşuları Nijer’e ve Senegal’e bir ziyarette bulundu. Nijer ve Senegal ziyaretinden 3 gün sonra Fransa, 20 Aralık 2012 tarihli BM kararına dayanarak, Mali’deki Müslümanlara yönelik askeri müdahalede bulunmaya başladı. Ve Fransızlar buraya geldiler. Dünyanın seyrettiği Müslüman avı başladı. 
İslam coğrafyalarına yapılan müdahalelerde sadece Mali katliamı, darbeyle işbaşına gelen hükümetin BM’den istediği destekle gerçekleşmiştir. Diğerlerinde halk adına, halk yararına gerekçesiyle işbaşındaki yönetimler ya da liderler işgallere gerekçe gösterilmiştir. 
Ancak netice aynıdır, zavallı halk ezilmiş, öldürülmüş, kaynaklar el değiştirmiştir.   
Son olarak Sudan’dan 99 yıllığına 5 milyon dönüm arazinin kiralandığını öğrendik. Türkiye de tarımı bitirenler sizce Sudan’ın tarım arazilerinde ne yapacaklar? 
Bizim aklımıza, AK Parti’nin el attığı coğrafyalara onların ardından Batılı güçlerin girdiği geldi. Acaba Sudan’daki arazi kiralama işi Batılı güçlerin gelişini kolaylaştırmak için bir ön hazırlık olabilir mi? 
AK Parti’nin Suriye’deki olaylardaki dahli ise halen devam etmekte... 
Hatırlanacaktır, Libya’dan gelen silahlar Türkiye üzerinden muhaliflere ulaştırılmıştır. 
Sığınmacıların arasında karışan muhalifler sınır ötesi harekâtta bulunmakta, sonra açık sınır kapılarımızdan ülkemize geçiş yaparak saklanabilmekteler. Ancak Ak Parti tüm desteğine rağmen delikten süpürülmek üzere… 
Zira kraldan fazla kralcı hükümet, muhaliflere olan tüm desteğine rağmen Suriye konusunda devreden çıkarıldı. ABD ile Rusya’nın Suriye konusunda farklı bir yol izleme kararı almaları ve Katar’ın ağzından yapılan diyalog çağrıları bunu göstermektedir. 
Zeynelabidin bin Ali’nin, Mübarek’in, Saddam’ın, Kaddafi’nin ABD dostluğu hayatlarına mal oldu. 
İmanlarından şüphe etmediğimiz kardeşlerimizin aynı kaderi yaşayacağı endişesi içindeyiz. 
Müslüman avına çıkan Batı ile bir safta yer almak Müslümanın canına mal olacağı gibi ahiretini de mahvedecektir. 
Aklı olanlar bu yanlış saftan bir an evvel ayrılır.